15 yaşımda evlendirdiler beni
28 Haziran 2025 Cumartesi 00:35O gün kocam eve gelmemişti. Saat ilerledikçe içimdeki huzursuzluk büyüdü. Sonra içeriden kayınpederimin sesi geldi:
“Gel kızım, bir şey konuşacağız.”
Ayaklarım geri geri gitti ama mecbur kaldım. Kapıyı açtım, o köhne odanın içine girdim. Loş ışık, yanan soba ve odanın köşesinde bir masa. Kayınpederim oturmuş, gözlerini benden ayırmadan bakıyordu.
“Kocan birkaç saat gelmeyecek. Gel, otur,” dedi.
İçimdeki korkuyu bastırarak oturdum. Niyetinin ne olduğunu bilmiyordum. Ama cümlelerine başladığında, hayatımın en büyük şaşkınlığını yaşadım.
“Ben bu evi bırakıyorum.”
“Ne demek istiyorsunuz?” dedim şaşkınlıkla.
“Bu evde artık senden başka aklı başında biri kalmadı. Eşim gittikten sonra, senin gözlerinin içine ilk kez başka türlü baktım. Hep hizmet ettin, sabrettin, hiç isyan etmedin. Oğlum bile senin kadar sorumluluk almadı. O yüzden karar verdim: bu evi sana bırakıyorum.”
“Ben… Anlamadım…”
“Her şey senin olacak. Ama tek bir şartla.”
Durdum. Şart her zaman olurdu.
“Bu evi bir sevgi yuvasına çevir. Artık korkunun değil, huzurun olduğu bir yer olsun. Oğluma da kendine de yeni bir hayat kur. Kendine güven. Çünkü senden başka kimse yapamaz bunu.”
Kayınpederim… Sanki başka bir insana dönüşmüştü. Geçmişteki öfkesinden, bağırışlarından eser yoktu. Ağzından çıkan her kelime, buz gibi içime işlemişti. O gün, kayınpederimin söyledikleriyle bir karar aldım. Hayatımı değiştirecektim.
Değişimin İlk Günleri
Ertesi gün eşim geldiğinde, kayınpederi çoktan köyden gitmişti. Bir mektup bırakmıştı, içinde bana yazdığı vasiyet: “Bu evin hanımı artık sensin. Oğlum, sana emanet.”
Eşim önce sinirlendi, sonra çaresizce sustu. Çünkü ne mal varlığı, ne tarla, ne hayvan – hiçbir şey onun üzerine değildi. Ama içten içe, bana güvenmeye başladı. Ben değiştikçe o da değişti. Artık bana danışıyor, işlerime karışmıyor, çocuk gibi davranmıyordu.
Evimizin kapısını ilk kez kendim açtım. Bahçeye ilk defa kendi isteğimle çiçek ektim. Komşu kadınları çağırıp oturduk, güldük, konuştuk. Ben artık yalnız değildim.
Yıllar Sonra: Yeni Bir Başlangıç
Aradan yıllar geçti. O ev, köyün huzur evi gibi olmuştu. Kadınlar dertleşmek için bana gelirdi. Genç kızlar “abla sen nasıl dayanmışsın, biz de direnelim,” derdi. Eşim, köy okuluna gönüllü yardım ediyordu. Birlikte köyde kız çocuklarının okuması için kampanya başlattık. Artık ben bir “gelin” değil, bir “öncü”ydüm.
Kayınpederimden kalan o yük, zamanla bana bir güç verdi. Başta beni ezen o ev, şimdi başkalarının yaralarını sardığı bir yuva olmuştu.
Bir gün küçük bir kız çocuğu yanıma gelip sordu:
“Teyze, sen hiç korkmaz mıydın?”
Gülümsedim.
“Çok korktum. Ama korkunun üzerine gidince, arkası hep cesaret oluyormuş.”
SONUÇ: KADINLARIN GÜCÜNÜ KÜÇÜMSEMEYİN
Bu hikâye yalnızca benim değil, nice kadının hikâyesidir. Baskıyla, korkuyla, yok sayılarak büyüyen ama içindeki ışığı söndürmeyen kadınların. Unutmayın, bir kadının sesi kısılsa da yüreği konuşmaya devam eder. Ve bir gün o yürek, bütün bir köyü değiştirir. Devamını okumak için Lütfen sonraki sayfaya geçiniz..
Müge Anlı, Sinan’ın mesajlarını utanarak okudu!
Hayırlı Evlat Dedikleri Bu Olsa Gerek :) Annesine vuran adama uçan tekme atan buzağı..