• Güncel
  • Sağlık Faydalı Bilgiler
  • MAGAZİN
  • Hikayeler Fıkralar
  • Meteoroloji,Hava Durumu
Şiir Dostları03 Ağustos 2025
  • ANA SAYFA
  • SON DAKİKA
  • KATEGORİLER
  • İstanbul24°C▼
  • Ankara22°C

YILLAR ÖNCE EŞİMİ KAYBETTİM

  • Önceki
  • 4 / 4
  • Sonraki
Yıllar önce eşimi kaybettim galerisi resim 4

Benim adım Cemile. 45 yaşımdayım., Yıllar önce eşimi kaybettim. Oğlum da evlenip İstanbul’a gidince, Köyde, koca evde tek başıma kalıverdim. Genelde Komşularımla vakit geçiririm, çoğu zamanda yalnızım evde.. Bazı internet sitelerine girmiştim meraktan, bir kaçgün sonra Telefonumun ekranına bir bildirim düştü: “Merhaba, tanışabilir miyiz?” Adı Mert’ti. Profilinde gencecik, yakışıklı bir gençti… İlk başta yanlışlıkla yazdı sandım. Ama yok… beni bilerek bulmuş. “Çok zarif ve asil görünüyorsunuz” dedi. Ne yalan söyleyeyim…Bu sözler çok hoşuma gitti.. dayanamadım bende cevap verdim.— Günler geçti. Konuşmalar ilerledi. Geceler boyu hertürlü sohbet ettik. Sabahları “günaydın güzel kadın” Akşamları “iyi geceler meleğim” derdi. Şiirler yazdı. Sesimi duymak için aradı. Ayıptır söylemesi ama… benimde her söyledği hoşuma gidiyordu etkileniyordum. Sonra bir gün,… Ayten’im olur musun?” dedi. çok heycanlandım… Beni yanına çağırdı — İstanbul’a gittim. Beni karşıladı Üç günlüğüne bir otelde kaldık. Sanki yıllardır birbirimizi tanıyorduk. Ve evet… Her şeyi yaşadım onunla. dİbine kadar kadın olduğumu hissettirdi bana. Bana kalsa daha fazla kalırdım ama artık geri dönmem gerektiğini söyledi bana işlerim var daha çok görüşeceğiz seninle dedi. Ama sanki bi soğukluk vardı sesinde, ayrılırken ben ona sımsıkı sarıldım ama o bana benim gibi sarılmadı sanki beni çabucak göndermek istiyordu. Otobüse bindim yerime oturdum camdan tam ona bakacaktımki çoktan arkasını dönmüş gidiyordu bile… Yaarım saat sonra telefonumun ekranı titredi. Bir mesaj: “Ayten, sana söylemem gereken bir şey var.” Gülümsedim. Ne söyleyecek ki daha? Belki “özledim” diyecek. Belki yeniden görüşmek isteyecek. Derken bir resim attı. Ellerim titredi… Açmaya korktum ama açtım, Etraf karardı. O an çünkü gelen benim resmimdi. otelde çekmiş. sonra bir mesaj daha geldi. ”sen asıl şimdi atacağım videoyu izle” yazıyordu…  Gözlerim dondu kaldı. Ellerim titriyor, kalbim küt küt değil… Yere çakılırcasına atıyordu. Sanki içime bir buz kütlesi oturdu. Bacaklarım uyuştu, boğazıma koca bir taş düğümlendi. Gözyaşım bile akamadı o an. O resme bir daha baktım. Bendim. Benim mahremim, Benim en kırılgan halim… Ve altına yazdığı o cümle: “Senin gibi asil bir kadının böyle görünmesini ister misin, Ayten?” Kırk yıllık ömrümde kimse böyle aşağılamamıştı beni. Ben ona kalbimi verdim… O ise kamerasını. — O gün ne uyuyabildim ne yiyebildim. Sabaha kadar ekranı açık tuttum. Ve mesajlar ardı ardına geldi: — “Şimdi iyi düşün Ayten. Bu görüntüler oğluna gitmesin istiyorsan…” — “Destek olacaksın bana. Az bir şey değil…” — “Senin gibi dul bir kadının internette neler yapabileceğini bir bilsen…” Başta anlamadım. Ama günler geçtikçe öğrendim ne demek istediğini: Para. Tehdit. Susturma. Sömürme. — İlk başta banka hesabımdaki üç beş kuruşla kurtulurum sandım. O da onu bekliyordu zaten. Havale ettim. Arkasından bir daha istedi… Sonra altınlarım… Sonra oğlumun bana bıraktığı emanet hesap bile. Tüm yaşanmışlıklarım, Anılarımın değdiği her emanet, Bir bir elimden kaydı gitti… Ama içimde daha acı veren bir şey vardı: Kendimden utanmam. Ben Ayten… Bir telefon ekranına sevdamı koydum, Bir yabancıya inandım. Gençliğime değil, Kadınlığıma duyduğum hasrete yenildim… — En sonunda ne mi oldu? Bir sabah kapım çaldı.  Oğlum gelmişti. Elinde bankadan gelen dekontlarla. Telefon konuşmalarımı kaydetmiş. Kayıtlara ulaşmış. Her şeyi öğrenmiş… Evin ortasında ağlamaya başladım. Kendimi yere attım. “Bana kızma oğlum… ben sadece biriyle konuşmak istemiştim… sıcak bir ‘günaydın’ için verdim her şeyimi…” dedim. Oğlum sustu. Ne bağırdı, ne çağırdı. Sadece yaklaştı, oturdu yanıma. Bir mendil uzattı. Ve dedi ki: “Anne… sen suçlu değilsin. İnsan olmak suç değil. Ama bunu yapan herif, cezasını çekecek.” — Sonrası mı? Karakol, savcılık, mahkeme… Mert denen o adam başka isimlerle onlarca kadını dolandırmış. Kimini mahvetmiş, kimini susturmuş. Ben şikayetçi oldum. Oğlum yanımdaydı. İlk defa bu kadar güçlü hissettim. O resimler mi? Artık umurumda değil. Çünkü artık utanmıyorum. Ben aşık oldum, Ben kandım… Ama bir suçluya değil, bir duyguma inandım. Ve biliyor musun? Bugün yine aynaya bakıyorum. Yine gözlerimin içi gülüyor. Ama artık bir farkla: Kendime daha sıkı sarılıyorum. — SON (Ayten’in hikâyesi gerçek birçok kadının sesi olabilir. Bu yaşta da, bu çağda da kandırılmak değil; utanılacak olan susturulmak ve yalnız bırakılmaktır. Ayten susmadı. Susmamalıydı da…)

  • Geri
  • Ana Sayfa
  • Normal Görünüm
  • © 2014 Şiir Dostları